3 Aralık 2014 Çarşamba

Kendini Arayan Adam (Arkaş'ın Günlüğü)- Mihail Nuayme

Arkaş'ın Günlüğü, eğer yalnızlaştığınızı düşünüyorsanız ve konuşmak, dert anlatmak sizin için eski anlamını yitirdiyse elinizden tutacak bir anlatı. Çünkü Arkaş bütünüyle böyle biri ve sade bir dille- adeta kendi kendine konuşur gibi- kaleme aldığı günlüğü, okuyucunun kendisine "Ben de böyle hissediyorum." demesini sağlıyor. Belki şu meşhur "hayata pozitif bakanlar" için sıkıcı olabilir Arkaş'ın bahsettikleri ama zaten neşeli ruhların edebiyatla ne işi olur ki?

Newyork'ta bir Arap kahvehanesinde, karın tokluğuna çalışan Arkaş'ı diğer insanlardan ayıran pek çok özellik var. En güzeli de, bu özelliklerin neredeyse tamamını, kendi özgür arzusuyla, çevresine ördüğü o aşılmaz duvar sayesinde edinmiş olması. Kendisinin doğuştan sahip olduğu bir melankolisi elbette var ama o yine de tüm yalnızlığını bitmeyen huzur arayışına borçlu. Huzuru hiçbir zaman tam olarak bulamasa da- çünkü duyguları ona ağır geliyor- çok mühim bir şey keşfetmiş: İnsansızlığın bir parça da olsa huzur verdiğini... Bu yüzden kimseyle konuşmuyor. Bu yüzden günlüğünü sık sık "İnsanlar konuşurken ben hep sustum." cümlesiyle bitiriyor.

Arkaş için hayatı zorlaştıran yegane şey- veya kolaylaştıran mı demeliyim- hafızasını yitirmiş olması. Bu durum aynı zamanda kitabı okutan en temel merak unsuru. Arkaş ismini bilmiyor, herkes ona "Arkaş" dediği için, o da bu durumu kabul ediyor. Nereden geldiğini, ailesini, sevdiği veya sevmediği insanları hiç hatırlamıyor. (Sık sık hayalini gördüğü o kadın, geçmişine ait tek insan fakat onu da çıkaramıyor.) Aynaya baktığında gördüğüne yabancı Arkaş fakat içinden gelene aşina. Duygularını ve düşüncülerini tanımada, kendini tanımada çok başarılı.
Arkaş, her şeyin, değişmeksizin böyle gideceğini düşünüyor. Asla bir çıkış yolu bulamayacağını... Bir çıkış aradığından da emin değil aslında. Ama her şey bir anda alt üst oluyor. Gazetedeki bir makale, ona tüm geçmişini hatırlatıyor.

"Beni, duyguları karışık biri olarak kabul ediyorlar. Fakat ben, sessizliğimin arkasından kalplerindekini görüyor ve fikirlerini okuyabiliyorum. Çünkü ben, onların düşüncelerini konuştukları ile değil, konuşmadıkları ile kavrıyorum. İşte bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum."

"Sözler doğru ve yalandan ibarettir. Susmak ise hilesi ve yalanı olmayan bir doğrudur. Bunun için insanlar konuşurken ben hep sustum."

"Düşünen bir varlık değil de varlıklaşmış bir düşünce olduğum sürece, her an yeni bir insan oluyorum."

"İnsanlığın bütün hüzünleri ve dertleri kirpiklerinin arasından bana bakıyordu sanki."

"Eğer bir vatanım olsaydı, bir an önce ondan kurtulurdum. Çünkü ben, yer diye adlandırdığınız küçük bir geminin değil, uçsuz bucaksız dünyanın çocuğuyum."

"Biliyor musunuz bugüne kadar bir dosta hiç ihtiyaç duymamıştım. Şimdi ise sessizlik her taraftan bana baskı yapıyor. Hayattaki tek dostum ise, fareyi öldürmesinden beri geri gelmedi. Keşke şimdi geri dönse! Şu anda bütün suçlarını affetmeye hazırım."

"Serap, susuzluğu sudan daha iyi giderebilir."

"Günahlarını dertlerinle satın aldım. Günahların affolsun ve dertlerin kutlu olsun!"

"Sevgimi ellerimle kurban ettim. Çünkü, bedenimin tahammül edebileceğinin ve ruhumun arzulayabileceğinin çok ötesindeydi."

"Sanki bir şeyi arayan, fakat neyi ve nerede aradığını bilemeyen birisiydim!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder